24 Nisan 2011 Pazar

Fırsatlar

Daha önceden de biliyordum ama ezbere, artık niyesiyle birlikte, biliyorum.

Sorunlar, kendimizi daha ileriye(sorun'un cinsine göredir, hangi alanda ileri gideceğimiz.) taşıyabilmemiz için önümüze çıkan fırsatlardır. Ya karşılarında debelenip dururuz bir arpa boyu yol almadan, ya da aşıp, enginlere doğru yelken basarız.

Mesele, sorunsuz bir yaşam'a sahip olmak değil, sorunları aşma katsayımızın ne kadar olduğudur.

Dipis notus: İnsan olarak boyumuzu aşan meseleler(deprem gibi, ölüm gibi, amansız hastalıklar gibi) nolcak diye çıkmayın karşıma çarparım :))

20 Nisan 2011 Çarşamba

Ölüler; toprak altında cansız yatan bedenler

Yaşayan ölüleriz biz öyle değil mi?
Tıpkı bizden önceki atalarımızın olduğu gibi,
tıpkı torunlarımızın olacağı gibi...

Ey ölüm,
Bugün sana bir adım daha yanaştım ve seni bir adım daha SEVDİM.

6 Nisan 2011 Çarşamba

Bu bir taslaktır...

Birilerinin bi yerlerde yapmış olduğu herhangi bir şey, birçok başka şey ya da şeylerin tetikleyicisi olabilmektedir. Kelebek etkisi de diyorlar buna. Diyalektik, sebep-sonuç, vesile olmak olarakta tanımlanabilir...

İzlediğim bir film(Limit Yok) bunları da kapsıyor olmasına rağmen, esas vurgusu kişinin potansiyelini zirvede kullanabilmesi için geliştirilmiş bir ilacın,(ölüme götüren yan etkileri de olan) bunu sağlıyor olması.

İnsanın canı bazen pamuk ipliğine bağlı olmuyor mu?
Bir kaş kaldırma(bir büyüğümüz ya da saygı duyduğumuz biri tarafından yapıldığında) hareketlerimizi sınırlandırmıyor mu? yerine göre.
Peki bir gülümseme(çocuğumuzun, karımız/kocamız/sevgilimizin) ile dünyalar bizim olmuyor mu? bazen.
Bütün dünya size cephe almış gibi dururken, bir dost eli ile hayata tutunduğunuz olmuyor mu?

Oluyor. Evet oluyor da, mesele bu da değil.

Mesele şu; Po-tan-si-ye-li-mi-zi maksimum seviyede kullanabilmemizin bir yolu var mı?

Benim çözüm önerilerim;
Spor yapmak, fazla sıkıcı olmasına musade etmeden.
Birilerine, bildiğimiz bir şeyleri öğretmek.(Bilgisar, ensturuman bibi...)
Yeni bişey öğrenmek.(yeni bir dil, tarihten bir kesit, bir spor dalı gibi...)
Hatırlama egzersizleri.(eski tanıdıklarımızın isimleri, eski yaşadıklarımızın detayları gib...)
Kitap okumak. (mümkünse farklı kültürlerden ve farklı ilgi alanlarında...)
Yaşanılan günün notunu almak birkaç cümle ile, bu yazılanları gözden geçirmek periyodik olarak.
Kişişel bakımı boşvermemek.(fazla abartmadan)
Sinama, hatta tiyatroyu takip etmek.(notlarını alıp, daha sonra okumak aynı zamanda)

Önerilerime ilave olacak önerilenirizi esirgemezseniz sevinirim.

Her bir ilave, yazıyı taslak olmaktan uzaklaştırmaya yardımcı olacaktır, her bir ilave bir kanat çırpış(kelebek etkisi) olacaktır :)

3 Nisan 2011 Pazar

Bence de tuhaf ama yapacak bişey yok :)

Sunday------>pazar. neden çünkü pazar günleri güneşlidir.
Monday-------> pazartesi. Neden çünkü mankafalıdır, pazartesiler.
Tuesday------> salı. two iki demekya, bunun da söylenişi ona benziyor ya o yüzden.
Wednesday--->çarşamba. W nun ortası haftanın da ortası gibin duraaayy.
thusday ------> perşembe. aslında bunun da söylenişi iki ye benziyor ama ikinin kontenjanını salı doldurduğu için buna perşembe düştü.
Friday----> nam-ı değer özgür gün.
saturday---->cumartesi. saturunden bişey alacak olsam c.tesi giderdim dolauısıyla bu da öyle.

Benim kafanın çalışma şeklinin yazımsal resmidir az önce okuduğunuz... :))