26 Temmuz 2011 Salı

Di-lek

Bi yeteneğim vardır elbette benim de ama denizdeki balığın suyun farkına varmayışı gibi ben de pek farkında değilim. Aklıma bazı şeyler geliyor ama benim için o kadar normaller ki buraya yazmaya dahi gerek görmüyorum.

Mesala Nazım Hikmet için yazmak sıradan bi meşgaleymiştir heralde ya da zorlanmadan kendini ifade edebildiği, kendini özgür ve hâkim(mevzuya) hissettiği bir zaman dilimi imiştir heralde.
Nazım için söylediklerimi Aşık Veysel Şatıroğlu için de söyleyebilirim( bu arada Nazım'ın soyadı Ran :) ). Elbette bunlar gibi çok var, içeriden ve dışarıdan.
Edison,
Leonarda Da Vinci,
İbni Sina,
Mimar Sinan,
Kanuni ( :) Kanuni'nin yeteneği Olsa olsa "yönetmek" üzerinedir, herifin sıfatı adının bir parçası olmuş baksanıza. Umarım, adeletle hükmetmiştir)
.
.
.

Bu liste çook uzar.
Sadede geleyim.
Bir dilek dileyecek olsam; Sazı eline aldığında, suyla bütünleşen yüzcücüler gibi bütünleşenler vardırya(burda yazmıştım) Un'a karışan suyun, hamur olurken kaybolması gibi,
duygularını kelimelere dökerken,
bizi başka bir diyara(âleme) götüren
kalem sahipleri vardırya,
hah işte onların yeteneği ile yeteneklenmek isterdim.

Saygılar. (Tabiiki ustalara) :))

2 yorum:

  1. Senin için normal olan şeyler başkaları için büyük bir hüner olabiliyor. Herkesin içindeki cevher sende de var. Kendini ifade ettiğin, seni sen yapan herşey yeteneğin. Farkına varman dileğiyle şekercim...
    Dileğin gerçek olsun!
    Run Tavlacı, run...(Ran değil, hahahhaa)

    YanıtlaSil
  2. Tişükkür ederimmmm. :)

    Ama benim baktığım her yerde Ran yazıyuuur.

    YanıtlaSil